14 Şubatta, sevdalımız bir kuyudaydı… Kurtuldu. Mucize mi? Kurtulduk mu?

“Ne kadar güzel şey;
Yolun üstündeki bina
Yıkıldığı zaman
Bilinmeyen bir ufuk görmek.”
14 Şubat sevgililer gününde, sevdalımız bir kuyuda, daracık; 30 cm çapında 70 metrelik bir kuyunun dibindeydi, hem de tam 10 günden beridir. Bilirsiniz, bilinir; hem mitolojiden hem de bütün semavi dinlerin kitaplarından: Kuyuda bir öksüz, bir masum vardır; adı Yusuf. Yusuf’u o kuyuya atanlarsa birlikte yaşadıkları, en yakınlarıdır; kardeşleri. Yusuf masumdur, masumiyettir, iyiliktir anlatıların tümünde. Onu kuyuya atan kardeşleriyse babasını onun öldüğüne inandırmak için bir hayvanı katledenlerdir, o hayvanın kanını da Yusuf’un giysisine bulayanlar… Babası, seveni kör olur, görmez olur. Fakat gün olur devran döner kuyudaki kurtulur esaretten. Yusuf bu ya, kin de tutmaz üstelik kimselere. O gün bugündür dipsiz kuyulara düşer işte hep Yusuflar, daha da doğrusu düşürülürler, atılırlar kuyulara, “zamanın tekinsiz çukurlarına” garipler…
İşte onlardan biri: Ülkemiz edebiyatında genç yaşında çığır açan, bir “garip” Orhan Veli. Orhan Veli, “Kuyruklu Şiir”in şairidir, kendisini “sokak kedisi”ne benzetendir; “Sokak Kedisi Orhan Veli” adlı bir tiyatro oyunu da olandır. Yine aynı Orhan Veli, başkent Ankara sokaklarında açık bırakılan bir belediye çukuruna düşerek yaralandıktan iki gün sonra, İstanbul’da fenalaşıp ölendir. Söylenene göre, çukura düştüğünde damarı çatlamış; anlaşılmamıştır. “Aşk Resmi Geçidi” adlı son şiiri, bir diş fırçasına sarılı halde cebinde bulunmuştur. İşte, Cumhuriyet Devri’nin şiirde çığır açan; kendisiyle birlikte bir akım başlatan o büyük şairi, kuvvetle muhtemel o elim çukura düşmesi yüzünden 1950’de, daha gencecikken hem de, 36 yaşında ayrılmıştır aramızdan.
Bugün, Orhan Veli’nin ardından 67 yıl geçmişken, engelliler, çocuklar, köpekler; yani, yine garipler hala çukurlara düşüp yaralanıyorlar, ölüyorlar. Her şeyin değeri arttı, hayatınki hariç sanki. Çukurlarla, engellerle dolu kentler giderek daha da yaşanmaz oluyor kadınlar, çocuklar, engeliler ve tabi ki hayvanlar için. Mesela 2017’nin 11 Şubat Cumartesi akşamının Orhan Veli’si: İstanbul Ataşehir’de %95 görme engelli bir yurttaşımız oldu. 4 metre derinliğinde kapağı açık bir rögara düşerek yaralanan yurttaşımız, sağ bacağında parçalı bir kırıkla hayatta kalarak, söylenene göre, “ucuz” kurtuldu. Kendilerine oyun alanı bırakılmayan çocuklar; güvenli bir yaşamdan giderek yoksunlaşan kadınlar; her gün hak ettikleri yaşamı sürdürmeleri daha da zorlaşan engelliler ve nihayetinde yaşayacak bir toprak parçası bulamayan kent hayvanları… Onlar zaten çoktandır Orhan Veli’nin kuyusunun içinde. Dışarıda kalanlarsa, ha düştü ha düşecekler, hatta manen uzun zaman önce düştüler.
On birinci gün en nihayet kurtuldu o uğursuz kuyudan köpecik. Elbette çok sevindik gece gündüz çabalayanlar var olsunlar ama o yavrunun kurtarılması esasında bir kahramanlık öyküsü değil bizim için. Çünkü o rögarlar, o çukurlar açık bırakılabiliyorsa, açık unutulabiliyorsa kaza, kader ya da fıtrat değildir bunun adı: İhmaldir ve hatta kasıttır. Düpedüz soysal sorumsuzluktur yaşanan. Belki hepimiz esiriz bugün Orhan Veli’nin kuyusunda ama o yavru köpek, öylesine yavru, o kadar bebek ki kendisini kurtarmak için aşağı sarkıtılan iple oynamaktaydı. İşte bu yüzden, o köpekten başlansın istedik kurtarmaya, gözlerindeki korku korkumuz, umut umudumuz, endişesi endişemiz,  beklenti beklentimizdi. O garip, o yavru köpek vicdanımızdı. O yüzden feryadımız “çıkarın artıktı”… Neyse ki çıktı ama daha birkaç ay önce uzakta da olsa bizden, Şirvan’da o koca çukurun içinde kalan madencilerin günlerce ölü bedenlerine ulaşılamadığını, en sonuncunun cansız bedenine ancak bir ay sonra ulaşıldığını bilen bizler için bayram mı bu, her yanı mobese kameralarıyla dolu koca koca kentler hala tekinsizken kadınlar, çocuklar, engelliler ve hayvanlar için… Çukura, kuyuya düşmesin diye garipler sürmeli mücadele, bilinmeyen ufuklar görülene dek…
Kuyu dendi onun adına bizim içinse Direnç’tir hak ettiği isim, müjdesi bir yeni başlangıç olsun…
Sosyal Haklar Derneği
ve Sosyal Hak İhlalleri Gözlemcileri