Derin Bir Kriz Yaşıyoruz,
SODEV ve SHD olarak bu derin krizin üç başlığına; Gıda, Barınma ve Borç krizlerine dair “acil” taleplerimiz var. Seçim kampanyaları sürecinde “maksimalist” bir çizgiye sıkışmayan, acil ve derhal kazanılabilir talepler oluşturmaya özen gösterdik. Biz bu taleplerin takipçisi olacağız. Taleplerimizi haklı bulan her kurumu ve kişiyi bu talepler için mücadele etmeye davet ediyoruz.
Her şeyin fiyatı gün gün artıyor, “pahalılık” kelimesi artık hakikati kavramaya yetmiyor. Çünkü halk kesimlerinin bir kısmı için artık tehlikenin adı açlık. Siyasal iktidar görmese veya göstermese de en acil konumuz geçim sıkıntısıdır. Artan gıda fiyatları, kira ve faturalara yetişemediğimiz için hepimiz borçluyuz. Bu yılın ocak ayında ilk defa kredi kartı kullanan kişi sayısı 372 binle rekor kırmış durumda. Bireysel kredi borcunu ödememiş kişi sayısı 222 bine yani geçen yılın 3 katına çıkmış durumda. Bu veriler senenin başına ait, kolayca ön görülebilir ki önlem alınmazsa her birimizi içine çeken derin bir borç krizine sürükleniyoruz.
Geçen yılın sonunda “6 ay sonra her şey düzelecek” denmesine rağmen her şey çok daha kötüye gidiyor. Tek tek o ya da bu ürün değil hayatın kendisi pahalı hale geliyor. Bu koşullar altında yaşamak giderek güçleşiyor. Çiftçilerin tarım ve hayvancılıktan geçimini sağlaması imkansız hale geldi. Tarlalar boş, süt inekleri kesime gönderiliyor, mazotu peşin alan çiftçi, gübre ve ilaç için ödeyemeyeceği borcun altına giriyor. Köylülüğün tasfiyesi sadece kırları değil kentleri de vuruyor artık. Köyler ise boşalıyor, köylüler kente ucuz iş gücü olarak pazarlanıyor ve artan gıda fiyatlarıyla kentte de açlık tehdidiyle karşılaşıyor.
Sadece gıda değil, barınmak da giderek güçleşiyor. Büyük kentlerde en ucuz kira neredeyse asgari ücret kadar. Çalışanlar, işlerine yakın bir yere taşınmayı düşünemiyor bile. Uzun, pahalı ve yorucu yolculuklar ise zaten pahalı olan hayatın çilesini daha da artırıyor. Diğer yandan da konutlar bu süreçte zenginleşenler tarafından hisse senetleri gibi alınıp satılıyor. Halkın barınma krizi yaşadığı böyle bir krizde, konut alıp satarak parasına para katanlar artıyor.
Bu sorunlar tüm ücretlilerin, küçük çiftçi ve esnafın, yani halkın yüzde 99’unun sorunu. Kriz emekçilerin krizi… Bu hayat yaşanıyorsa biz sabahları kalkıp çalışmaya başladığımız için, metroları, metrobüsleri, tramvayları tıklım tıklım doldurduğumuz, neredeyse tek ayaküstünde şehirleri bir başından diğerine kat ettiğimiz için değil mi? Halkın acil talepleri, huzurlu bir hayatın asgari koşullarının sağlanmasıdır. Her insanın hakkı olan, sağlıklı gıdaya ve barınmaya erişim, borç baskısı olmadan yaşamaktır.. Halkın sorunları çözümsüz değil, yeter ki istensin.
GIDA SORUNUNA 5 ACİL TALEP:
- 2006 yılında çıkarılan tarım kanununa göre gayrisafi milli hasılanın yüzde 1’i bütçeden tarım destek ödemelerine ayrılır. Maalesef bu %1’lik destek hiçbir yıl çiftçiye ödenmedi. Halbuki %1’lik destek %2’ye çıkarılmalı. Destekler toprak sahiplerine, şirketlere değil, toprağı ekene verilmeli. Miras sisteminin yarattığı sorunlar çözülmeli.
- Temel girdilerde KİT’ler yeniden etkinleştirilmeli. Özellikle girdi desteklerinde faaliyetleri arttırılmalı Çiftçi bu üretimden faydalanmalı. Bu KİT’ler kar amacı gütmemeli.
- Tarımda plan hayati önemde. Bakanlık nezdinde 5 yıllık programlarla destekler belirlenmeli. Çiftçiler alacakları desteği önceden bilmeli. Destekler öngörülebilir olmalı.
- Akut soruna kısa vadeli çözüm şart. Acilen mazot ve gübre desteği zamları karşılayacak oranda artırılmalı. Çiftçilere mazot kartları dağıtılmalı, çiftçiler bu kartlarla mazotu indirimli alabilmelidir.
- Stoklanabilir ürünlere ( hububat, şeker, pamuk vb. ) öncelik verilmeli ve bu ürünlere pozitif ayrımcılık yapılmalı.
BARINMA SORUNUNA 5 ACİL TALEP:
- Geçmişte konut sorununu hafifleten işçi ve memur lojmanı uygulamasına derhal geri dönülmelidir. Devlet, kendi çalışanları için lojmanlar inşa ederse, konut sorunu hafifleyecektir.
- Konut kredileri sistemi, kiracıyı ev sahibi yapmıyor, ev sahibinin sahip olduğu ev sayısını artırıyor. BDDK nezdinde basit bir düzenlemeyle, hali hazırda 1’den fazla evi olan kişilerin konut kredisi kullanması engellenmeli. Bu durum, konut fiyatlarında kredilerden kaynaklanan balonu söndürecek, emekçi kesimler için ev sahibi olmak kolaylaşacaktır.
- Emlak vergisinde artan oranlı vergi sistemine geçilmelidir. 2-3 ve daha çok evi olanlardan giderek artan oranda emlak vergisi alınırsa, konut üzerinden gerçekleşen sermaye birikimi zayıflar, ev fiyatları düşer.
- TOKİ, satmak için değil kiralamak için konut inşaatına girişmelidir. Dünyanın her yerinde – sosyal konutlar bu şekilde organize edilir. Konutlar kira tutarlarının sert arttığı yerlere yapılırsa, o bölgenin kiralarını da baskılayacaktır.
- Konutların yatırım aracına dönüşmesiyle birlikte boş evlerin sayısı da artıyor. Bir hisse senedi gibi değerlendirilen konutlara, kiracı alınmıyor. Boş evlerin sayısı artıyor. Boş evlerin acilen kiracıların kullanımına açılması için kamunun müdahalesi şart. Boş ev vergisi ya da düzenleyici önlemler tartışılmalıdır. Özellikle turizm bölgelerinde sezonda yaşanan işçi göçü nedeniyle kriz derinleşiyor.
BORÇ SORUNUNA 5 ACİL TALEP:
- Ödeme gücü olmayan borçlu kişilerin ihtiyaç kredisi, bireysel kredi kartı ve kredili mevduat hesabı borçları silinmelidir.
- Merkez Bankası nezdinde kur koruması için mevduat sahiplerine ayrılan kaynak bu borçları silmek için kullanılmalıdır.
- ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde uygulanan Bireysel İflas Yasası gündeme getirilmeli. Borcu ödeme gücünün üzerine çıkan yurttaşın bireysel anlamda konkordato ilan edebileceği bir yasal düzenleme şarttır.
- Çiftçilerin borçları acilen silinmeli. Bunun için Türkiye Varlık Fonu kaynakları kullanılmalıdır. Para politikası şirketler için değil, halk için uygulanmalıdır.
- Para politikası derhal halkın temel sorunlarına uyumlu ve bilimsel bir perspektifle yeniden ele alınmalıdır