Şirvan Maden Katliamının İlk Yıl Dönümünde SHD’den Açıklama

17.11.2017
Basına ve Kamuoyuna;
Siirt Şirvan Maden Köyü’nde bulunan açık bakır madeninde 17 Kasım 2016 tarihinde şev kayması sonucu 16 işçi hayatını kaybetti. Şirvan Maden Katliamının hemen sonrasında, bölgeye giden Sosyal Haklar Derneği tarafından yapılan gözlemler sonucu, bu iş cinayetinin de işverenin kâr hırsı, gerekli iş güvenliği önlemlerini almaması ve kamunun üzerine düşen denetim görevlerini yerine getirmemesi sonucu gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Özel tehlikeli iş kolları arasında yer alan madencilik iş kolunda, kamunun denetim yükümlülüğü diğer iş kollarından fazla olup; ruhsat verilmesi aşamasından başlayarak düzenli denetimler yapmak, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınıp alınmadığını denetlemek kamunun görevidir, müfettişler denetimleri sonucunda madeni kapatmak dahil her türlü önlemi almakla yetkili ve görevlidir.
Şirvan Maden Katliamının 1. yıl dönümünde Sosyal Haklar Derneği tarafından yapılan saptamaları basın ve kamuoyuyla paylaşmayı bir borç biliyor ve sosyal hak gasplarının yaşam hakkı ihlallerine yol döşediği sosyal cinayetlerin takipçisi olacağımızı belirtiyoruz.
Arşiv: SHD
Şirvan Maden katliamına dair tespitler:
1-Ciner Holding’e bağlı Park Elektrik Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait; Siirt Şirvan İlçesi Madenköy’de bulunan Bakır Madeni, açık işletmesini işletmektedir. 1980’li yıllarda Etibank tarafından işletilen Madenköy Bakır Havzası, 2003’te özelleştirme kapsamına alınarak Park Elektrik’e devredilmiştir. Etibank’tan devralındıktan sonra bir süre kapalı ocak olarak çalışılan maden, uzun süredir açık ocak olarak işletilmektedir. Açık işletmede, Park Elektrik’in yanı sıra dört ayrı taşeron şirket aynı anda çalışmaktadır. Ana şirket, taşeronlara madenin belli bölgelerini belli miktarda maden çıkartmak üzere vermektedir.
2-İş cinayetinin meydana geldiği alan, taşeron şirketlerden Antlar İnşaat tarafından bakır çıkartılan alandır ve hayatını kaybeden işçiler Antlar İnşaat taşeron şirketi işçileridir. Bu alan, işçiler tarafından “torpilli” alan olarak adlandırılmaktadır. Bunun sebebi, o bölgede toprağın yumuşak olması, daha az dinamit patlatılmasına ihtiyaç duyması ve boşaltma alanına olan yakınlığıdır. Toprağın yumuşak olması, şev kayması riskini arttırmakta olmasına rağmen diğer teknik veriler gibi toprağın yumuşak olduğu gerçeği de göz ardı edilmiştir. Çok tehlikeli işyeri sınıfındaki madenlerde kullanılması zorunlu olan iş güvenliği ekipmanları temin edilmemiş; mevcut olanların ise kullanımları denetlenmemiştir. Park Elektrik işçileri sendikalıdır, taşeron şirket işçileri sendikaya üye değildir. Park Elektrik işçileri günde 8 saat çalışırken, taşeron şirket işçileri en az 10 saat çalışmakta olup çalışma saatleri 12 saate kadar uzayabilmektedir.
3-Aynı madende, 25 Temmuz 2016’da bir başka şev kayması yaşanmıştır. Bu olayda can kaybı olmamasının sebebi olarak, olayın gündüz meydana gelmesi ve kaymayı gören işçilerin kaçma fırsatı bulabilmesi gösterilmiştir. Bu olay sonrası, maden 60 gün süre ile kapalı kalmış, madenin tekrar faaliyete geçmesi sonrasında, üretim daha da hızlandırılmış ve yeni hiçbir önlem alınmamıştır. İşçiler, şev kaymasının yaşandığı bölgede çok sayıda su kaynakları olduğunu ve bu bilginin işverene aktarıldığını belirtmiştir. Su kaynaklarının olduğu bölgelerde alınması gereken ek önlemler alınmamış ve işçilere “siz işinize devam edin” denilmiştir. Benzer şekilde, işçiler, madende çok fazla sayıda çatlak olduğunu görmüşler ve bu durumu da işverene bildirmişlerdir. İşveren çatlaklarda ölçüm yapmış, ancak üretimi durdurmamış, işçilerin can güvenliğini umursamaksızın, çatlakları çamurla doldurup kapatarak zemini kamyonların ve iş makinalarının geçişine imkan sağlayarak üretime devam etmiştir.
4-İş müfettişlerinin “terör gerekçesiyle” madende denetime gidemedikleri de alınan bilgiler arasındadır.
Bilirkişi Raporuna Göre;
1-İş güvenliği uzmanı tarafından tespit ve öneri defterinde çoğunlukla dile getirilen; göçmeye ve kaymaya elverişli bölgeler göz önünde bulundurularak açık işletme düzeninin buna göre belirlenmesi gerektiği, projeye uygun şev açısı, şev boyu ve şev genişliği sayısal verilerine alt yüklenicilerle beraber uyulmalı uyarılarına rağmen bu öneriler dikkate alınarak uygulanmamıştır.
2-Kaymanın meydana geldiği kotlardaki şev açıları, basamak şev açısı ve basamak genişliği değerleri uygun değerlerde değildir.
3-Projeye göre kademelere verilecek en çok yükseklik dekapajda 15 m. Üretimde cevherin damar kalınlığına bağlı olarak 5-10 m; kademe düzlüğü ve genişliği dekapajda  ve üretimde yükleme yapılan kısımlarda 11-15 m ve her 5 basamakta bir 30-40 m; basamak şev açısının ise 70-75 derece olması gereklidir. Bilirkişiler tarafından yapılan ölçümlerde basamak genişliklerinin 8-11 m, basamak yüksekliklerinin 20-25 m, basamak şev açılarının ise ortalama 80 derece odluğu tespit edilmiştir.
4-Ocak emniyeti bakımından oluşturulması gereken ara basamakların ve berm olarak adlandırılan emniyet basamaklarının da ocakta uygun kotlarda oluşturulmadığı görülmüştür.
5-Toprak kayması ve yeraltı/yerüstü suları ile ilgili herhangi bir önlem alınmamış olması işverenin bu konuyu “risk” olarak dahi görmemiş olması büyük bir ihmal ve eksikliktir. Açık işletmedeki en önemli konular arasında yer almasına rağmen, bu konuların göz ardı edilmesi işverenin sorumluluğunun artmasına yol açmalıdır.
6-MİGEM (Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü) madende gerekli denetimleri yapmamış, mevzuat uyarınca yükümlü olmasına rağmen denetim ve raporlama görevini yerine getirmemiştir.
Diğer maden katliamlarında olduğu gibi, Şirvan’da da kamunun sorumluluğu bulunmaktadır. Bilirkişi raporu, MİGEM tarafından rapor hazırlanmamasını önemli bir eksiklik olarak saptamış olup bu açıdan değerlidir. Ancak; daha önce hazırlanan raporların gereğinin yapılıp yapılmadığı, teftişlerin yapılıp yapılmadığı ve ne şekilde yapıldığı, kamunun denetim görevini gereği gibi yapıp yapmadığı hususları araştırılmalı ve sorumluluğu olan kamu görevlileri yargılanmalıdır.
Bilirkişi raporunda, bazı başlıklarda asli sorumluluğun işveren’e verilmemiş olması hatalıdır. Her ne kadar yargı makamları bilirkişiler tarafından belirlenen kusur oranları ile bağlı değilse de; maden iş kolunda alınacak olan bütün işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin maliyetlerinin yüksek olduğu düşünüldüğünde, alınmayan bütün önlemlerden birinci derecede sorumlu olan kişilerin asıl işveren durumundaki şirketlerin yönetim kurulu üyeleri olduğu açıktır. Soma’da gördüğümüz gibi Şirvan’da da, cevherin azalması ve üretimin sonuna gelinmesi nedeni ile asgari düzeyde de önlemlerin alınmadığını; işçi sağlığı ve iş güvenliği yatırımlarının yapılmadığını görüyoruz. Çünkü, cevherin azalması ile birlikte bu alana yatırım yapmak kârlı bir iş olmayacağından, işveren buradaki madeni hızla çıkartıp alanı terk etmek istemekte, buraya yatırım yapmak yerine maden sahasının başka bölümünde maden çıkartabilmek için gerekli yatırımları yapmayı tercih etmektedir.
Şirvan’da, yer altı ve yerüstü suları ile ilgili önlem alınmaması, toprak kayması riskinin değerlendirmeye dahi alınmaması ve şev basamak ve genişliklerinin bilimsel kurallara ve hatta şirket tarafından hazırlanan işletme projesine uygun olmaması; göz göre gelen bir katliamı göstermektedir. Ağır ve tehlikeli iş bakımından alınması gereken zorunlu önlemlerin hiçbirisi alınmamıştır; işveren, ihmali ve icrai eylemleri ile katliamın gelişine seyirci kalmış, işçilerin hayatını umursamamıştır. İşveren ve işveren vekillerinin burada asli kusurludur; olası kastla insan öldürmekle yargılanmaları gerekir. Asli sorumluluğun şirket yapılanmasında alt seviyede yer alan mühendis ve iş güvenliği uzmanlarına yüklenmesi ve işverenin tali kusurlu kabul edilerek sorumluluktan kurtarılmaya çalışması kabul edilemez.
İşveren ve işveren vekillerinin yanı sıra görevlerini ihmal eden ve böylelikle ölümlerin gerçekleşmesinde rolü olan kamu görevlileri başta olmak üzere, tüm sorumlular tespit edilmeli ve yargılanmalıdır.
Yapılan soruşturma sonucunda; işletme müdürü, Park Elektrik başmühendisi, Park Elektrik iş güvenliği uzmanları, Antlar Ltd şantiye şefi, aynı zamanda saat 16:00-24:00 vardiyasının amiri olan Park Elektrik daimi nezaretçisi ve aynı zamanda saat 24:00-08:00 vardiyasının amiri olan Park Elektrik daimi nezaretçisi tutuklanmış ve asıl işveren ve alt işveren çalışanlarının bir kısmı hakkında kamu davası açılmıştır. Kamu davasının ilk duruşması öncesinde, işveren şirket adına geldiğini söyleyen bazı insanlar, aileleri ziyaret edip, aba altından sopa göstererek tehdit etmişler; para teklif ederek şikayetten vazgeçmelerini sağlamaya çalışmışlardır.
Aileler üzerinde baskı ve sindirme çabaları devam ederken yapılan ilk duruşmada bütün sanıklar tahliye edilmiş ve bir sonraki duruşma günü olarak 30.11.2017 tarihi belirlenmiştir.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde; kamu görevlilerinden bir tanesi hakkında dahi kamu davası açılmamıştır.
Soma’da, Ermenek’te, Kozlu’da, Zonguldak’ta, Mustafakemalpaşa’da yaşanılanların bir benzeri Şirvan’da yaşanmış; üstelik Şirvan’ın yer aldığı bölge bahane edilerek dayanışmak için giden kişi ve kurumlar gözaltına alınmış, basının haber yapması engellenmiş, “terör” bahanesi ile görevini yapmayan kamu görevlilerinin temize çıkarmak için yine “terör” bahanesi kullanılmıştır.
Katliam sonrası olay yerine giden dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, bütün sorumluların yargılanacağını, madenlerin güvenli hale getirileceğini vaat etmiş olmasına rağmen aradan geçen bir yıl içinde bu vaatlerin hiçbiri yerine getirilmemiş tam tersine torba yasalara konulan hükümlerle madenlerdeki çalışma koşulları kötüleşmiştir.
Kamuoyunun iş cinayetlerine olan duyarsızlığına, maden katliamının bu kez Şirvan’da yaşanması eklenince, Şirvan Maden Katliamı büyük bir sessizlikle karşılanmış, acılı aileler ile dayanışma dahi sergilenememiştir.
Katliamın üstünden bir yıl geçmiş iken; hayatlarını kaybeden işçilerimizin isimlerini bir kez daha anmak isteriz;
Savaş Kızılkan
  • Kerem Arat
  • Murat Ant
  • İbrahim Kılınç
  • Kasim Tari
  • Şefik Tuncer
  • Sedat Bulut
  • Abdurrahman Sönmezsoy
  • Reşit Can
  • Halil Başer
  • Mahmut Batumak
  • Bedrettin Caylı
  • Nusret Beyazalma
  • Yavuz Yıldız
  • İsmail Tekin
  • Abdulbaki Aydın
Evlerine ekmek götürürken hayatlarını kaybeden bütün yurttaşlar için hak arama mücadelesi, meşru ve haklıdır. Sosyal cinayet düzeni devam ettiği sürece; ailelerin ve yurttaşların sosyal adalet talebi devam edecektir. Başta kamu görevlileri olmak üzere, Şirvan Maden Katliamının bütün sorumluları yargılanıncaya ve cezalandırılıncaya kadar davanın ve süreçlerin takipçisi olacağımızı bir kez daha belirtiriz.
SOMA’DAN ŞİRVAN’A KATLEDENLER AYNI
ADALET İÇİN SOSYAL ADALET
Sosyal Haklar Derneği

 

 

Arşiv: SHD
Arşiv: DHA