SHD, sosyal cinayet düzenine ve krize karşı dayanışma ve ortak mücadele çağrısı yaptı

SHD’nin çağrısıyla bugün Kadıköy Altıyol’da yapılan ve ekonomik krizin sonuçlarına ve etkilerine dikkat çekilen eylemde basın açıklamasını avukat Akçay Taşçı yaptı. Eylemde SHD Genel Sekreteri Can Atalay ve Ali Narin de söz aldı.
Sayın Ali Narin; Soma’da hayatını kaybeden madenciler için aylardır her ayın 13’ünde burada (Kadıköy) buluşulduğunu vurgulayarak “iktidarlarını korumak isteyenlerin halkı açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkum etmesini” eleştirdi.
“Türkiye ekonomisi batmıştır, hükümet ve bakanlar aynaya bakmalıdır” diyerek sözlerini tamamlayan Sayın Ali Narin’in konuşması için tıklayınız.
Taşçı’nın okuduğu metnin tam hali ise şöyle:
Basına ve Kamuoyuna:
SOSYAL CİNAYET DÜZENİNE KARŞI DAYANIŞMA VE BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI
Dolar 7, Euro 8 sınırına dayanmış durumda…
Kamu maliyesinin dış borcunun tümü dolarla! Ayrıca özel sektörün yıl sonuna kadar ödemesi gereken dış borcunun 4,6 milyar dolar olduğu söyleniyor. 2018’in Ocak ayında 3,2 civarında seyreden dolar şimdi 7’ye dayanmış hatta geçmiş durumda. Bu ülkenin sade yurttaşları olarak merak ediyoruz: Bu borçlar nasıl ödenecek!?
Bu gidişat, işsizliğin kısa sürede misli ile artması demek…
İşsizliğin artmasıyla birlikte reel düzeyde zaten düşük durumda olan ücretlerin “fedakarlık” söylemleri ile daha da aşağıya çekilmesi söz konusu olursa, bu şaşırtıcı olmayacaktır!
Vatandaş borçla boğuşuyor!
Öte yandan, sadece kamu maliyesi yahut özel sektör değil vatandaş da dehşet borçlu! Yurttaşların önemli bir kısmının tekeri “borç” ile döndürdüğü biliniyor. Milyonlarca mavi yakalı emekçi için ise kredi kartı borcu “asgari tutar” ödenerek ev geçindirilen vazgeçilmez bir icat(!)
Ücretler her anlamda düşerken ve işsizlik misli ile artarken bu borçlar nasıl ödenecek!?
Gittikçe derinleşecek bir kriz…
Dünyamız bir ekolojik krizin cenderesinde. Doğal varlıkların hiçe sayılması nedeniyle insanın sadece kendisi için değil tüm canlılar için bir krize neden olduğu artık açık: Kaliforniya’ya, Yunanistan’a, Portekiz’e bakmak bile yeterli.
Ülkemizin dört bir yanından gelen haberler de aynı tehlikeye işaret ediyor: Kentlerde ve artık kırsalda bile bitmek bilmeyen inşaatlar; rüzgarın ve güneşin olumlu etkilerini engelleyen yapılaşma, duble yollar, sahil yolları, HES’ler… Aşırı yağmurlara, sel baskınlarına, heyelanlara, kuraklığa, yangınlara davetiye çıkaran icraatlar! Türkiye’de son 15 yılda tarımın neredeyse tümüyle tasfiye edilmesi, su kaynaklarının gerek küresel (ısınma) nedenlerle ama bundan daha çok mevcut siyasi iktidarın sorumsuzluğu ile tahrip edilmesi…
Gıda krizinden açlık krizine…
2001 krizinde Türkiye aynı zamanda bir “gıda krizi” yaşamadı ama bu sefer bu kriz aynı zamanda bir gıda krizi olacak. Çok sayıda yurttaş için bu bir “açlık” anlamına gelebilir; açlık derken bir mecazdan değil kelimenin gerçek anlamıyla “açlık” tan bahsediyoruz.
Sosyal hakların olmadığı yerde sosyal kriz de olur!
Bu kriz, borçla yaşamaya mecbur bırakılan yurttaşların artık neredeyse tamamı özelleşmiş, paralı hale gelmiş olan sağlık ve eğitim gibi en temel hizmetlere ulaşmada sorun yaşayacağı anlamına da geliyor. Ayrıca kirasını, ev taksidini ödeyemeyen yurttaşların icraya düşmesi, evsiz kalması, barınma hakkı gibi en temel insani ve sosyal haktan mahrum kalması anlamına da geliyor… Kadına, çocuğa, hayvana yönelik şiddetin arttığı, her yerin suç mahalli haline geldiği bir yerde ekonomik krizle birlikte sosyal krizin yaşanmaması zaten imkansız!
Krizin kaynağı iktidarın kendisi.
Bu bir yönetememe krizidir. Çözüm kıt kanaat geçinirken tasarruf yapmaya çalışan yurttaşın “yastık altındaki varlığını” bozdurmasında değildir. Çözümü bulmak için sorunun temeline bakmak gerekir. Bakıldığında da o temelde; vatandaşın emeğini üç kuruşa gasp eden sermayenin ve bu sermayeye kol kanat geren, neoliberal ekonomi ve savaş politikaları ile ülkeyi çıkmaza sokan iktidarın kendisinin olduğu görülecektir.
Ne yapmalı?
Bu ülkenin ve toplumun geleceğinden endişe duyan, ortak sorunlara ortak çözümler bulmaya talip olan herkesi ve her kesimi bu sosyal cinayetler düzenine karşı birlikte mücadeleye, seslerimizi ve güçlerimizi birleştirmeye davet ediyoruz.
Sosyal Haklar Derneği
13.08.2018