Aladağ Davası 9 Ekim 2017 tarihine ertelendi…

Aladağ davasında ikinci duruşma kararı açıklandı!

Adana’nın Aladağ ilçesinde 11’i çocuk 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan yurt yangınıyla ilgili ikinci duruşma bugün görüldü. Adana’da görülen davaya Soma’da hayatını kaybeden 301 madencinin yakınları da destek verdi. Mahkeme ara kararında sanıkların tutukluluklarının devamı yönünde karar verirken, bir sonraki duruşma 9 Ekim 2017 olarak belirledi.

Adana’nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016 tarihinde “Süleymancılar” diye anılan cemaate ait kaçak yurtta çıkan yangında ve 11’i çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 16 çocuk da yaralanmıştı. Olayla ilgili ikinci dava bugün Adana Kozan Adliyesi’nde görülüyor. Davaya Soma maden faciasında hayatını kaybeden işçilerin yakınlaı da destek verirken duruşmadan çıkan ara kararda sanıkların tutukluluklarının devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 9 Ekim 2017 saat 9.30’da görülecek.

DURUŞMA SONRASINDA AİLELERDEN AÇIKLAMA

Duruşma sonrası aileleri bir açıklama yaptı. Aileler tarafından yapılan açıklamada “Başka canlar yanmasın diye buradayız” ifadeleri kullanıldı. Av. Atalay, “Mahkeme salonunda yoksulluklarını yüzlerini vurmaya kalkanların karşısında bu aileler için adalet yoksa, adalet yoktur. Adalet istiyoruz, sosyal adalet istiyoruz. “dedi

CAN ATALAY: ALADAĞ’DA ORGANİZE İŞLER OLMAKTADIR

Duruşmada mağdur avukatlarından avukat Can Atalay yurdun yıkılmasını delillerin karartılması niteliği taşıdığını belirterek “Aladağ’da organize işler olmaktadır. Adana Cumhuriyet savcılığına yurdun neden ve kimlerin kararı ile yıkıldığını sorulması gereklidir” dedi. Atalay “Fethullahçıların yurtlarda nasıl bir çıkar elde ederek ülkeye nasıl bir kötülük ettiğini 15 temmuzda gördük. Süleymancıların nasıl kötülük ettiğini görmek için yeni bir 15 temmuza tahammülümüz yoktur” dedi.

Atalay’ın “Süleymancılar köy köy dolaşarak aileleri tehdit edip para teklif etmiştir” sözlerini üzerine alınan sanık avukatları Atalay’ın sözüne müdahale etti.

Sanık avukatlarının “Aladağ koşullarında yurdumuz güvenlidir” demesi üzerine Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu “Böyle bir ifade kullanılamaz, biz nasıl Kozan koşullarında bu kadar yargı olur demiyorsak ve adil yargı talep ediyorsak Türkiyenin her yerinde yurtlar güvenli olmalıdır” dedi.

SALONDA AKIL ALMAZ SORU

Sanık Mahir Kılıç’ın vekili yangında yaralanan ve ifadesine başvurulan 13 yaşındaki kız çocuğuna “Bu yurt olmasaydı eğitimine devam edebilecek miydin” diye sordu. Soru salonda tepkilere neden oldu. Mağdur vekili Özgür Karaduman, “Siz hiç devlet diye bir şey duydunuz mu? Ailelerin yoksulluğunu ve yoksunluğunu nasıl bir tehdit olarak kulkanırsınız? Nasıl bu kadar bozulmuş olabilirsiniz?” dedi.

SOMA’LI AİLELERDEN ALADAĞ’A DESTEK

2014 yılında Manisa’nın Soma İlçesi’nde meydana gelen maden faciasında hayatını kaybeden madencilerin yakınları da Aladağ’da çocuklarını kaybeden ailelere destek vermek üzere Aladağ’da lar. Kilometrelerce uzaktan gelen Soma’lı Elmas Ana, Aladağlı ailelere yaşadıklarını anlattı.Aynı baskılarla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen  Elmas ana “Belki bizim davamız da görülmeyecekti, direne direne geldik buraya kadar. Buraya geldim çünkü gençlerin ölümüne çok üzülüyorum. Üzülmek için benim doğurmam gerekmiyor ki. Fıtratmış, şehitlikmiş,… Biz evladımızdan olduk” dedi. Aladağ’lı aileler de Soma’da hayatını kaybeden 301 madencinin acısını paylaştıklarını söyledi.

MİLLETVEKİLLERİNDEN DAVAYA DESTEK

Aladağ duruşmasına CHP Milletvekilleri İbrahim Özdiş ve Elif Doğan Türkmen de katıldı. Mağdur aileleri savunmak üzere çok sayıda avukat katıldı.

AİLELERDEN SESSİZ YÜRÜYÜŞ

Aladağ’lı aileler Adliye binasına kadar sessiz yürüyüş gerçekleştirdi.

METİN FEYZİOĞLU DA ALADAĞ’DA

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’da Aladağ’da. Feyzioğlu dava öncesi “Adalet için buradayız ve davayı takip edeceğiz” dedi.

SOSYAL HAKLAR DERNEĞİ’NDEN AÇIKLAMA

Davayı takip eden Sosyal Haklar Derneği (SHD) bir açıklama yayınladı.

Açıklama şu şekilde:

Aladağ Davasının İkinci Duruşması Başlıyor

Adana’nın Aladağ ilçesinde 29 Kasım 2016 tarihinde bir cemaate ait kaçak yurtta çıkan ve 11’i kız çocuğu 12 kişinin ölümüne, 16 çocuğun da yaralanmasına yol açan yangın ile ilgili ikinci dava 17 Temmuz 2017 Pazartesi Adana Kozan Adliyesi’nde görülecek.

30 Mayıs’ta görülen ilk duruşmada 7 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verilmişti. Fakat aradan bir hafta geçmeden bir ara kararla mahkeme sanıklardan Ramazan Dede’nin, tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Bir hafta içinde hangi şartların değiştiğini, ne olduğunu bilemiyoruz. Ama aynı gerekçelerle diğer sanıkların da tahliye edilmesinden endişe duyuyoruz.

Delil karartıyorlar, rüşvet veriyorlar, tehdit ediyorlar..!

Yanan yurt; keşif yapılmadan, bilirkişi raporlarına itirazımız varken ve mahkeme kararı olmaksızın yıkılmıştır. Aladağ Davasında Cumhuriyet tarihinin en büyük delil karartma olayı yaşanmıştır.

Sanık avukatları ailelerin haberi olmaksızın ailelerin hesabına para yatırdılar. Süleymancılar, köyleri gezerek aileleri davadan vazgeçirmek için tehdit ettiler. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi mahkeme çıkışında basının ve polislerin gözü önünde ailelere saldırma cüretini gösterdiler. Mahkeme ailelerin tehdit edildiklerine dair beyanları  üzerine Aladağ Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmaya karar verdi.

Baskılara, rüşvetlere ve tehditlere rağmen Aladağlı ailelerin gerek mahkemede verdikleri ifadelerde gerekse de kamuoyuna yansıyan beyanlarında dile getirdikleri talepleri nettir: Aileler çocuklarının ölmesine ya da yaralanmasına sebebiyet veren, ihmali bulunan, yaşa dışı yurdun faaliyetlerini görmezden gelen, kendilerini tarikat yurduna yönlendiren tüm kişilerin, bürokratların ve yerel idarecilerin cezalandırılmasını istemektedir.

Bizler, 11 kız çocuğumuzun öldüğü yangından sadece yurt ve dernek yöneticilerinin sorumlu olmadığını biliyoruz.

Bu yangına kadar gelen süreçte, yasalar gereği hiç olmaması gereken bu kaçak yurdun açılmasına izin veren bürokratlar; baştan savma denetimlerde eksikliklere göz yuman, görmezden gelen denetmenler; yoksul aileleri tarikat yurduna yönlendirenler; çocuğunu yurda vermek istemeyen ailelere “yurda vermek istemiyorsan ev tut” diyen yerel idareciler; küçük kız çocuklarına boylarından büyük yemek kazanlarını yıkatan, bulaşık yıkatan, tuvalet temizleten, “okuldaki eğitimi boş verin bizim verdiğimiz dini eğitim size yeter” diyen belletmenler; yurt kisvesi altında tarikat faaliyeti yürüten yurdun bağlı bulunduğu derneğin yöneticileri yargı sürecinin dışında tutulamazlar.  İhmalkâr davranan, görmezden gelen, bu felakete yol açan izinleri veren, ailelerin yoksulluğunu istismar eden kim varsa adalet karşısında hesap vermelidir. Dava bu yönde geliştirilmeli ve derinleştirilmelidir. Ancak bu şekilde başka Aladağların yaşanmasına mani olabiliriz.

Haber ve Fotoğraflar: Dilek Dindar / insanhaber